
20. Yüzyılın Son Çeyreğinde Yaşanan Jeop
Author(s) -
Laziza Nurpeiis
Publication year - 2013
Publication title -
turkish studies
Language(s) - English
Resource type - Journals
ISSN - 1308-2140
DOI - 10.7827/turkishstudies.4591
Subject(s) - political science , humanities , philosophy
With the collapse of the USSR in 1990, many global problemshave arisen. One of the most crucial issues has been the replacement ofthe stability sustained by Cold War that affected the 20th centurydeeply, the bipolar world system, nuclear and ballistic weapons with achaotic environment of asymmetric features. This new stage not onlyaffected the political vital constraints of all societies but also showed theneed of geopolitical theories dealing with problems that can arise.The incapability in dealing with uncertainties of power at all levelscaused a lack of compiling long and mid-term plans.Energy sources of the former Soviet territory, mergedcommunities, social issues, various underground resources, issues ofethnic conflicts and radical terrorist organizations, put the whole worldinto a chaotic environment.Therefore, an important breaking point in 1990 was experiencedby all countries. This is such a point that the near and distant pastaccumulations will remain ineffective and new strategic and geopoliticalapproaches are required. The main problem is revolved around twoquestions. Will the geo-strategic theories of 20th century that are basedon two power poles be available in the new era of asymmetric chaos?Or, are theories, built with the new geostrategic perception needed? 1990 yılında SSCB’nin dağılması ile ortaya birçok küresel sorun çıkmıştır. Bu sorunların en başında da 20’inci yüzyıla damgasını vuran Soğuk Savaş, iki kutuplu dünya düzeni, nükleer ve balistik silahlara dayalı denge ortamının yok olması ve yerine asimetrik özelliklere sahip kaotik bir ortamın çıkması vardır. Yeni başlayan süreç, hem bütün toplumların siyasi/politik yaşamsal desteklerini ve dayanaklarını ortadan kaldıracak şekilde sarsmış, hem de ortaya çıkan problem sahaları ile mücadele edebilecek jeopolitik teorilerin eksikliği hissedilmiştir. Özellikle her seviyedeki gücün yeni başlayan sürecin bilinmezliği ile mücadele edebilecek donanıma sahip olmaması, orta vadeli bir plan yapamamasına ve uzun vadede nasıl bir sürprizler zinciri ile karşılaşabileceklerine dair bir fikir oluşturamamalarına neden olmuştur.Özellikle eski Sovyet topraklarının enerji kaynakları, birbirine karışmış halkları, toplumsal sorunları, değişik yeraltı kaynakları, etnik çatışma sorunları ve radikal terör örgütleri, bütün dünyayı kaos ortamına sokmuştur.Dolayısı ile dünyanın 1990 yılında önemli bir kırılma noktası yaşadığını ifade etmek gerekmektedir. Bu öyle bir noktadır ki yakın ve uzak geçmişin birikimleri etkisiz kalmaktadır ve yeni bir stratejik ve jeopolitik yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Asıl sorun şudur. 20’inci yüzyıl boyunca iki güç kutbuna dayandırılmış olan denge esaslı jeostratejik teoriler yeni dönemin asimetrik kaos ortamında geçerli olacak mıdır? Yoksa yeni jeostratejik algılama ile inşa edilecek teorilere mi ihtiyaç duyulacaktır