z-logo
open-access-imgOpen Access
Literary Arts in Latîfî’s Tezkire and Assessments About the Literary Arts
Author(s) -
Mehmet Pektaş
Publication year - 2012
Publication title -
turkish studies
Language(s) - English
Resource type - Journals
ISSN - 1308-2140
DOI - 10.7827/turkishstudies.3051
Subject(s) - the arts , art , literary criticism , literature , visual arts
Tezkire tradition has started in the 15th century and has proceeded till 20th century. As an indispensable resource for biographies of poets, tezkire has been seen in the field of Anatolia since 16th century. Tezkiretü’ş-şu’arâ ve Tabsıratü’n-nuzamâ was written by Latîfî and followed Sehî Bey’s Heşt Bihişt as the second tezkire ofAnatolia.Tezkiretü’ş-şu’arâ ve Tabsıratü’n-nuzamâ, was presented toSuleiman the Magnificent, after it was completed in 1546. Tezkire,comprises some biographical information, some anecdotes and samplesof poems which belong to 334 poets living in the Ottoman Empire fromthe period of Murat the Second to 1546.Latîfî, differs from his contemporaries in terms of his objective andincisive assessments about poems. In his tezkire, regardless of positionand the status of the poets, they were given the deserved value andsome of them even were criticized also. It has been realized in thecourse of time that Latîfî wasn’t mistaken in his detections. In hisliterary work Tezkiretü’ş-şu’arâ ve Tabsıratü’n-nuzamâ, Latîfî put a newface on Turkish works by ordering the poets alphabetically instead ofordering them chronologically different from Molla Câmî’s Bahâristan,Ali Şîr Nevâyî’s Mecâlisü’n-nefâ’is and Sehî Bey’s Heşt Bihişt, whichwere written before his own age.In this article Latîfî’s Tezkire was analyzed in terms of literaryarts. The skills, accepted as art by Latîfî, were emphasized. Followingthe assessments of Latîfî and his samples of poems, literary arts wereexamined in terms of whether they mach up or not with the commondefinitions. Inferences were made upon the art consideration of theDivan poetry via looking through Latîfî’s point of view. Tezkire geleneği XV. yy’dan başlayarak XX. yy’a kadar devam etmiştir. Şairlerin hayat hikâyeleri açısından vazgeçilmez birer kaynak olan tezkireler XVI. yy’dan itibaren Anadolu sahasında da görülmektedir. Anadolu sahasında ikinci tezkire Sehî Bey’in Heşt Bihişt’inden sonra Latîfî tarafından yazılan Tezkiretü’ş-şu’arâ ve Tabsıratü’n-nuzamâ isimli eserdir. Tezkiretü’ş-şu’arâ ve Tabsıratü’n-nuzamâ, 1546’da tamamlanarak dönemin hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman’a sunulmuştur. Tezkire, II. Murat devrinden 953/1546 senesine kadar Osmanlı ülkesinde yaşamış olan 334 şaire ait bazı biyografik bilgileri, birtakım anekdotları ve şiir örneklerini ihtiva etmektedir. Latîfî, şiir üzerinde yaptığı objektif ve isabetli değerlendirmelerle çağdaşlarından ayrılmaktadır. Tezkirede makam ve mevkileri ne olursa olsun şairlere layık oldukları kadar değer verilmiş, bazıları ise eleştirilmiştir. Latîfî’nin tespitlerinde yanılmadığı zamanla anlaşılmıştır. Latîfî, Tezkiretü’ş-şu’arâ ve Tabsıratü’n-nuzamâ isimli eserinde, kendisinden önce yazılmış bulunan Molla Câmî’nin Bahâristan’ı, Ali Şîr Nevâyî’nin Mecâlisü’n-nefâis’i ve Sehî Bey’in Heşt Bihişt’inden farklı bir şekilde şairleri kronoloji sırası yerine alfabe sırasına koyarak Türkçe eserler açısından bir yenilik getirmiştir. Bu makalede Latîfî Tezkiresi, edebî sanatlar bakımından incelenmiş, yazarın sanat olarak kabul ettiği hünerler tespit edilerek, bu hünerlere bakışı ve bunları, şiirleri değerlendirme ölçütü olarak kullanışı üzerinde durulmuştur. Latîfî’nin değerlendirmeleri ve verdiği şiir örnekleri üzerinden gidilerek edebî sanatların bilinen tanımlarla örtüşüp örtüşmemesi sorgulanmış, Latîfî’nin penceresinden bakılarak Divan şairinin sanat telakkisi üzerine çıkarımlar yapılmıştır

The content you want is available to Zendy users.

Already have an account? Click here to sign in.
Having issues? You can contact us here