z-logo
open-access-imgOpen Access
Vestiges of Reftâr in historical music notations
Author(s) -
Zehra Tülin Değirmenci
Publication year - 2021
Publication title -
journal of human sciences
Language(s) - English
Resource type - Journals
ISSN - 2458-9489
DOI - 10.14687/jhs.v18i2.6064
Subject(s) - turkish , musical notation , notation , musical , ottoman empire , art , literature , classical music , history , humanities , classics , linguistics , philosophy , political science , politics , law
Reftâr is known as a woman composer who lived in the Ottoman Empire Harem in the 17th century. We see compositions attributed to her in musical archives under names such as Reftâr Kalfa, Tanburi Reftâr Kalfa, and Musahip. Today, the claim that Reftâr was the first woman composer in Turkish classical music is based on a Peşrev – Der Makâm -ı Saba ‘‘Sabâ -yı Reftâr’’usüleş Düyek - found in the Kantemiroğlu Edvârı.In this study, Hamparsum Manuscripts, which were written using the Hamparsum musical notation developed at the beginning of the 19th century, were studied and it has been discovered that, in addition to Reftâr’s well known Saba Peşrev, there is also a Saba Saz Semâîsi attributed to her. Two Saz Semâîsi in the Saba makam, which were found in the Hamparsum Notebooks with archive numbers Y.205/3 and Y.211/9 at the Istanbul University Library of Rare Books were translated into modern Western notation and studied. Reftâr’s life as a musician and the music training of women in the Ottoman palace were studied based on written sources, in order to understand Reftâr’s place in the Turkish Classical Music tradition as a musician and a woman.Writing about the traditional Turkish Classical Music History requires scientific data on composers, their compositions, periods, institutions, genres and forms. In this respect, different musical notations that recorded the same musical tradition are the most important sources. Discovering a forgotten composition by a composer who’s thought to have lived 400 years ago is a proof of this. ÖzetReftâr, 17. Yüzyıl Osmanlı Sarayı Haremi’nde yaşamış bir kadın bestekar olarak bilinir ve Reftâr Kalfa, Tanburi Reftâr Kalfa, Musahip gibi unvanlarla nota arşivlerinde adına eserler kaydedildiği görülür. Günümüzde Reftâr’ın Türk Musikisi’nin ilk kadın bestekarı olduğu düşüncesi Kantemiroğlu Edvârı’nda bulunan- Der Makâm -ı Saba ‘‘Sabâ -yı Reftâr’’usüleş Düyek- bir Peşreve dayandırılır.Bu çalışmada, 19. Yüzyıl başında geliştirilen Hamparsum Musiki Yazısı ile kaydedilmiş el yazması Hamparsum defterlerinden günümüze ulaşanlar incelenmiş ve Reftâr’ın bilinegelen Sabâ Peşrevi’nin yanı sıra bir Sabâ Saz Semâîsi’nin de olduğu saptanmıştır. İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’nde bulunan Y.205/3 ve Y. 211/9 arşiv numaralı Hamparsum Defterleri’nde kayıtlı, Sabâ makamında bir Saz Semâîsi’nin iki örneği Batı nota yazısına çevrilmiş ve incelenmiştir. Reftâr’ın bir müzisyen ve kadın olarak Türk musikisi geleneği içinde varoluşunu kavramak üzere, Osmanlı Sarayı’nda musiki yaşamı ve kadının musiki eğitimi tarihsel perspektifte ele alınarak incelenmiştir.Geleneksel Türk Sanat Musikisi Tarihi hakkında yazmak; bestekarlar ve eserleri, dönemler, kurumlar, türler ve formlar gibi konularda bilimsel veriler göstermeyi gerektirir. Bu açıdan bakıldığında, birbirinden farklı ama aynı sesli kültürü aktarmayı amaç edinmiş musiki yazıları en önemli kaynaklardır. Günümüzden 400 yıl önce yaşadığı düşünülen bir bestekar ile ilgili unutulmuş bir esere Hamparsum defterlerinde ulaşmak bunun kanıtıdır.

The content you want is available to Zendy users.

Already have an account? Click here to sign in.
Having issues? You can contact us here