English (United Kingdom)

https://curated-unify.zendy.io/wp-json/zendy-region/v1/featured_content/oa?rat=en

https://curated-unify.zendy.io/wp-json/zendy-region/v1/highlighted_journal/

Global: Zendy Plus annual

Presents the access of premium content as premium feature

Premium Content

Presents the keyphrase highlighting as premium feature

Keyphrase Highlighting

Presents the summarisation as premium feature

Summarisation

Insights

Presents the pdf analysis as premium feature

PDF Analysis

Presents the zaia usage as premium feature

ZAIA

Global: Zendy Tools annual

Global: Zendy Free Plan

Global: Zendy Tools monthly

Global: Zendy Plus monthly

Dunyanin hemen hemen butun ulkelerinde gocebe etnik topluluklar olarak varliklarini surduren cingeneler, tarih kayitlarina gecmeye basladiklari 13. yuzyilin sonlarindan itibaren giderek daha fazla ilgi alanina girmeye baslamislardir. Geleneksel yasayis tarzinin sinirlarini asindiran bu sosyo-kulturel grup uyelerinin Rus edebiyatina ilk yansimalari 1740’li yillarda baslamistir. Romantizm donemi oncesinde ideolojik bir dusunce olarak ideal olani uygar toplumun disinda, doganin kendisinde arama, sakli kalmis olana ve tutkulara yonelik yogun ilgi, insanlarin cingenelere olan goruslerini degistirmis ve bu donemden sonra bu kisiler, sanatsal faaliyetlerin odak noktasi olmustur. Son derece ozgur ve kuralsiz yasayan cingene halki, 18. yuzyilin ikinci yarisindan itibaren ise bircok Rus eserinde baskahraman olarak yer almaya baslamistir. Rus edebiyatinin altin cagi sayilan 19. yuzyilda lirik tarzda ortaya cikan cingene tiplemelerine verilebilecek en onemli eser, Aleksandr Puskin’in Cingeneler (Цыганы) adli poemasidir. Puskin’in 1822 yilinda  birkac haftayi gocebe bir cingene kafilesinin arasinda gecirmis olmasi ve hatta bir cingene kizina asik olmasi, sanatcinin bu konuya fazlaca onem vermesine neden olmustur. Puskin’in cingenelerle ilgili yasadiklari, edindigi izlenimler, yarattigi tiplemeler, motifler ve kliseler gerek Rus gerekse Avrupa edebiyatinda yanki uyandirmis, ileriki donemlerde cingene temasina olan ilgi giderek artmistir. Puskin’den sonra, 20. yuzyil Rus edebiyatinda ise cingenelere yonelik yogun ilginin en one cikan ornegi, Maksim Gorki’nin Makar Cudra adli oykusudur. Oykude, asklarini gururlari ugruna kurban eden ve sonunda her ikisi de olen iki genc arasinda yasanan tutkulu ask anlatilir. Her iki yazar da eserlerini cingenelerin yasam tarzlarina odaklamis olsalar, ask ve ozgurluk catismasi nedeniyle islenen cinayetlerle ortak paydada bulussalar da Puskin, doneminde hakim olan romantizm akiminin etkisiyle Cingeneler poemasinda her daim kokenleri arastirma konusu olan gizemli cingeneleri daha siirsel bir sekilde yorumlamistir. Maksim Gorki’nin Makar Cudra eserindeki cingeneler ise 20. yuzyilda egemen olan realizm akiminin etkisiyle bazi yonlerden farklilasir. Bu calismada, ozgurlukleri konusunda hicbir sekilde taviz vermeyen cingene halkinin one cikan karakterlerinin hem eserlerde ele alinis sekilleriyle hem de yazarlarin bakis acilariyla irdelenmesi, mutlak ozgurlugu tehdit eden ask icin islenen cinayetlerin cingene yasam tarzinda adeta kabullenilmis bir rituele nasil donustugunun metne bagli inceleme yontemiyle ortaya konulmasi hedeflenmektedir.

GERÇEK YAŞAMDAN KURGUYA: PUŞKİN VE GORKİ’DE ÇİNGENELER